Türkiye’nin ilk çevrecisi olarak anılan Manisa Tarzanı, gerçek adıyla Ahmet Bedevi, hem savaş meydanlarında hem de doğa uğruna verdiği mücadeleyle hafızalarda yer etmiştir. 1899 yılında Kerküklü Türkmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Bedevi, Kurtuluş Savaşı’na katılarak ülkesine hizmet etmiş, bu fedakârlığı İstiklal Madalyası ile onurlandırılmıştır. Ancak onu Manisa’nın ve Türkiye’nin gönlünde efsane hâline getiren asıl hikâyesi, savaş sonrasında başlar.
Savaşın ardından büyük yıkım yaşayan Manisa’yı gören Ahmet Bedevi, şehirle birlikte doğanın da ayağa kalkması gerektiğine inandı. Yaşamını doğaya adamaya karar vererek Spil Dağı'nın eteklerinde küçük bir kulübe inşa etti ve orada yaşamaya başladı. Hedefi, Manisa’yı yeniden yeşille buluşturmaktı. Yıllar boyunca tek başına 60 binden fazla fidan dikerek bu hedefini gerçeğe dönüştürdü.
Ahmet Bedevi’nin sade yaşam tarzı, yaz kış şortla dolaşması, uzun saç ve sakalı, Manisalıların dikkatini çekti. Başlangıçta şaşkınlıkla karşılanan bu sıra dışı görüntü, zamanla hayranlık uyandırdı. Halk ona “Manisa Tarzanı” adını verdi. Bu unvan, onun doğayla olan derin bağını ve yaşam felsefesini yansıtan bir sembole dönüştü.
Sadece fidan dikmekle kalmadı; her gün saat 12.00’de Spil Dağı eteklerinden top atışı yaparak Manisalıların saatlerini ayarlamalarına yardımcı oldu. Bu gelenek, bir dönem şehirde yaşayanların günlük hayatının vazgeçilmez bir parçası hâline geldi.
Manisa Belediyesi’nde bahçıvan olarak çalışan Ahmet Bedevi, aldığı maaşı cebine koymaz, yolda karşılaştığı ihtiyaç sahiplerine verirdi. Doğaya duyduğu sevgiyi insanlara karşı duyduğu merhametle birleştirerek, çevresinde bir iyilik timsali olarak anıldı.
Yıllar içinde Türkiye’nin farklı bölgelerinde dağlara tırmandı, doğayla bütünleşti. Ancak Manisa’ya döndüğünde diktiği çamların kesildiğini görmek onu derinden yaraladı. “Yokluğumda ulu çamları kesmişler… Evlatlarını kaybetmiş bir baba gibiyim,” sözleriyle yaşadığı acıyı dile getirdi. Bu üzüntü, kalbinin kaldıramayacağı kadar büyüktü. 31 Mayıs 1963 tarihinde geçirdiği kalp spazmıyla hayata veda etti.
Ahmet Bedevi'nin vefatı, dönemin basınında geniş yer buldu. Manisalılar onu her yıl 31 Mayıs’ta Çatal Mezarlığı'ndaki kabri başında anıyor. Bugün adı bir okulda, mahallede ve caddede yaşatılıyor. Simgesi hâline gelen kılıcı, testere ve ayakkabıları ise yakın dostlarının ve ailesinin korumasında hâlâ ilk günkü gibi muhafaza ediliyor.
Onu yakından tanıyanlar, onun sadece doğayı değil insanı da ne kadar çok sevdiğini anlatıyor. Aldığı maaşı dakikalar içinde paylaşması, çiçeklere duyduğu hayranlık, çocuklarla kurduğu bağ… Tüm bunlar, Manisa Tarzanı’nı sadece bir çevreci değil; bir yaşam rehberi hâline getiriyor.